6 Kasım 2011 Pazar

Olmadı İmparator

Maç öncesi umutluydum aslında, karşımızda evinde bile büyüklere direnememiş Mersin vardı, bizse geçen hafta eksiklerimize rağmen güzel bir oyunla deplasmanda Kayseri'yi yenmiştik. Bazı sakatlarımızın ve cezalılarımızın dönecek olması da elimizi rahatlatıyordu, Hoca kadro seçiminde daha fazla seçeneğe sahipti. Üstelik Fenerbahçe'nin yenilmesiyle lidere yaklaşma imkanı da bulmuştuk, ama yine alışılan oldu ve Fener'in puan kaybettiği haftayı galibiyetle kapatamadık. Maça başlarken Fatih Hoca yine hepimizi şaşırtacak bir kadro sürmüştü sahaya, kazanan kadro değişmez kuralını uygulamayacağını zaten biliyorduk ama sahada Kazım-Eboue-Sabri 3'lüsünü aynı anda görmeyi de beklemiyorduk. Fatih Hoca yine 'benim adım Fatih Terim ben yaptım olacak' inadıyla Sabri'den orta saha yaratmaya çalışıyordu, üstelik Kazım da formsuz olunca ilk yarı 3 sağ kanat adamımız olmasına rağmen yeterli verimi alamadık sağ kanattan. Aynısı sol kanat için de geçerliydi, geçen hafta biraz kıpırdanma gösterip hepimizi umutlandıran Riera yine eski Riera olmuştu, koşmuyor, rakibini kovalamıyor, topu alınca verimli kullanamıyordu. Nitekim kendi sahamızda yaptığı saçma bir pas hatası ve Muslera'nın kalesinden geç çıkmasıyla ilk yarının son dakikasında Mersin'e penaltı kullanma şansı tanıdık. Muslera hatalı çıkışını penaltıyı kurtararak telafi etse de asıl büyük suçlu olan Riera belki de hiç başlamaması gereken bir maçın ikinci yarısını kenardan izlemek zorunda kalıyordu. İlk yarıda işlemeyen sağ kanadı gören Fatih Hoca Sabri inadından geç de olsa vazgeçip geçen maçın iyilerinden Ayhan'la orta sahadaki mücadele ve pas gücümüzü artırdı. Riera'nın yerineyse yedeklerde belki de kanatta oynayabilme meziyetlerine sahip yegane isim Sercan girmişti. Değişiklikler işe de yaradı, ikinci yarıya istekli ve baskılı başlayıp gol pozisyonlarına girdik ve kaçırdık. Şanssızlığımız ve beceriksizliğimiz de bizimleydi bugün, fakat aynısı Mersin için de geçerliydi. İlk yarının son dakikası penaltı kaçıran rakip ikinci yarının başında da çok net bir pozisyonda resmen boş kaleye golü atamadı. Biraz daha becerikli olsalar bu akşam sahadan puan almadan da ayrılmış olabilirdik. Takımımıza yeni yeni ısınan ve formunu bulan Eboue ve çok şey beklediğimiz, formayı hakederek alan evladımız Semih maçın en iyileri olarak göze çarptılar bu akşam.
Umarım önümüzdeki zorlu fikstürden çok fazla yara almadan çıkarız, burada en büyük iş futbolcularla birlikte Fatih Hoca'ya düşüyor. İmparator'un son birkaç maçta deneyip olmadığını görünce vazgeçtiği bazı inatlarından tamamen kurtulması bence bu zorlu dönemeçte kaderimizi belirleyecek. Bugün ikinci yarıdaki oyunumuzu 90 dakikaya yayabilmiş olsak gol pozisyonu sayımız artar, belki bunlardan birkaçını atma şansını yakalardık. Milli maçlardan umarım başka sakat vermeden çıkarız ve deplasmandaki Beşiktaş maçında  sahada herkesin yerinde oynadığı bir kadro olur.

31 Ekim 2011 Pazartesi

İsteyince Oluyormuş (!)

Dün takımlar Kadir Has Stadı'nın çimlerine çıktıklarında akıllarda geçen hafta tavan yapan ve zaten zemin yüzünden idealden uzaklaşmış olan kadroyu iyice eksikleştiren hakem komedisi vardı. Hakemin Cüneyt Çakır olması, UEFA'nın takibinde olan bir hakem olduğu için kasıtlı hata sayısının nispeten az olacağının belirtisiydi. Öyle de oldu zaten, istenildiği zaman (!) nasıl düzgün bir maç yönetileceğini gösterdi Cüneyt Çakır. Eksik kadromuzla zor geçmesi beklenen Kayseri deplasmanından kolay bir galibiyet çıkardık, bunda Kayserispor'un da katkısı var şüphesiz.



Gelelim maçın değerlendirmesine; ilk 11ler açıklandığı zaman çoğumuz için süpriz olan Ayhan-Semih hamlesi gelmişti Terim'den, ikisi de Hoca'nın yüzünü kara çıkartmadılar desek yanılmış olmayız.
Çok uzun zamandır umutla beklediğimiz genç stoperimiz Semih yaşadığı şanssız sakatlıklardan sonra o beklediğimiz ilerlemeyi kaydedip Servet-Gökhan ikilisinin önünde, Ujfa'nın partneri olabilecek mi göreceğiz. Fakat dünkü oyunuyla ileriye umutla bakmamızı fazlasıyla sağladı. Hep 'bu sefer formayı kapacak' derken yaşadığı talihsizlikleri tekrar yaşamaz umarım ki.
Ayhan'a değinecek olursak, kendi deyimiyle futbol hayatının son senesini yaşayan ve bu sezon ilk kez 11'de yer bulan bir oyuncu olarak sahadaki mücadelesi O'nun ne kadar profesyonel olduğunu gösteriyor. Takımdaki Aydın gibi gençlerin bu profesyonelliği örnek almamaları, buldukları şansları değerlendirememeleri, (bizim olduğu gibi) Fatih Hoca'nın da sabrını taşırdığı an kendilerine yeni kulüp bulmak zorunda kalacaklardır.
Bir tarafta emekliliği bekleyen Ayhan, diğer tarafta 40 derece ateşle sabaha kadar iyileştirilmeye çalışılan Elmander; Aydın'ın bu iki isim kadar bile mücadele etmemesinin herhangi bir açıklaması olamaz benim gözümde. Aydın çıkış yaptığı Konyaspor maçından bu yana hiçbir gelişme katetmeyerek ve sahada mücadele etmeyerek kendisine güvenen bütün teknik adamları mahçup etti. Artık sırtında Galatasaray forması görmek bile istemiyorum, mümkünse takımı tribünden bile takip etmesin.


Aydın'ı bir kenara bırakıp son haftalardaki oyunlarını beğenmediğim, ve herkes tarafından eleştirilen yeni transferlerimize gelelim. Eboue ve Riera geldiklerinden beri en iyi maçlarını oynadılar dün Kayseri'de. Sabri'nin yokluğunda gerçek mevkiisine geçen Eboue hem defansta göze batacak bir hata yapmadı hem de zaman zaman ileri çıkışlarıyla atağa da destek oldu. Yekta'nın sakatlığı ve oyuna Aydın'ın girmesiyle daha çok defansta kalmak zorunda kalsa da iyi yolda olduğunun sinyalini verdi. Umarım Fatih Hoca bir daha Eboue'yi sol açıkta falan denemez, kendi yeri olan sağ bekte oynatmaya devam eder. Kazım'ın sakatlığının devam etmesi halinde bu haftaki Mersin İdmanyurdu maçında bekte Eboue'yi önünde de Sabri'yi kullanarak sağ kanadı daha verimli kullanabileceğimizi G.Antep maçının ikinci yarısında gördük. Hoca MİY maçına da bu taktik dizilişle çıkacaktır.
Diğer eleştirilen isim Riera ise ilk kez bu hafta kendinden bekleneni vermeye yaklaştı. Maç boyu bir iki kez yaptığı sol çizgiden içeri girişlerinin sayısını artırır, duran toplardaki isabetli ortalarına da devam ederse hücum gücümüze fazlasıyla katkıda bulunacaktır. Top rakipteyken de biraz daha hareketli savunma yapar ve rakibini takip ederse Hakan Balta'yı da daha fazla rahatlatır.



Elmander'e de değinmek istiyorum, Fatih Hoca'nın söylediği gibi sabaha kadar otelde ateşi düşürülmeye çalışılan bir oyuncunun sahada en çok mücadele eden isimlerden biri olması, bir gol atıp mücadelesiyle ikinci golü de hazırlaması ayakta alkışlanmalıdır. Premier Lig topçusu olduğu her halinden belli olan Elmander'i takıma bonservissiz kazandıranlara da teşekkür edelim.
Elmander'in ve stoper Eren'şn yardımıyla çok şık bir plase golü atan Selçuk da orta sahanın kontrolünü eline alarak geçen sezonki muhteşem oyunundan kesitler sunmaya başladı. Dileğim geçen sezonki formunu bir an önce yakalar ve sezonun en flaş transferi olarak kendisinden beklentilerimizi karşılar.

Güzel bir maç çıkartırken şanssız şekilde sakatlanan ve bugün ameliyat olan Yekta'ya acil şifalar diliyorum, umarım toparlanması doktorların verdiği süreden önce olur. Bu yüksek maç temposunda orta sahada Yekta gibi bir oyuncuya her zaman ihtiyacımız olduğu bir gerçek..

Takımın geri kalanı ise her zamanki gibi üstlerine düşeni eksiksiz yaptılar, Ujfa yanında çok genç bir partneri olsa bile mükemmel oyunuyla Semih'e de ilk maçında yardım etti. Bu galibiyet Hoca'nın da dediği gibi Antep travmasından sonra güven kazanıp silkelenmemiz için gerekliydi. Cumartesi günü sahamızda oynayacağımız Mersin maçından alacağımız galibiyetle milli maç arasından sonraki Beşiktaş derbisine tam kadro ve moralli olarak çıkacağımızı düşünüyorum.

Tabii MHK bizi engellemeye çalışmaz, hakemler adilce maç yönetmek isterlerse...

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Sizi Tarih Asla Affetmeyecek!!!

14 Mayıs'ın gelmesini dört gözle beklerken her hafta izlediğim maçlarda takımımızın içler acısı halini görerek kahrolmaya devam ediyorum.
Bu takımın bu hale gelmesinde en önemli etken olan ve 14 Mayısta görevlerinin bitmesiyle karanlık günlerden çıkacağımızı umduğum yönetim kuruluna bir çift sözüm var: bu büyük kulübü bu hale düşürdüğünüz için tarih sizi asla affetmeyecek.Saçma sapan transferlere benim forma,dergi,maç bileti, vs. alarak kulübe kazandırdığım paraları çarçur ettiğiniz için size hiçbir hakkımı helal etmiyorum.


Gelecek sezon için düşünmediğiniz bir hoca istedi diye, takımdaki en önemli orta saha oyuncusunu, Bundesliga asist kralı olmuş bir oyuncuyu sildiniz.Gene aynı hoca istiyor diye, kaleciden çok herşeye benzeyen bir adamı tutup getirdiniz, elinizdeki bütün kalecilerden iyi olan ve daha çok genç olan Fırat'ı Kasımpaşa'ya gönderdiniz. (Umarım Fırat'ın bu akşamki ve daha önce BJK maçındaki performansını görüp biz nerede hata yaptık diye sormuşsunuzdur kendinize.) Yine Hagi'nin isteğiyle alınan Stancu, bugüne kadar kendisine ödenen bonservisi hakedecek bir oyun sergileyemedi.

Takımın başındaki teknik direktöre posta koyacak veya takımdaki genç oyunculara ağalık taslayacak kadar kendini takımın üstünde gören 'ayıboğanı' herşeye rağmen takımda tutmaya devam etmek ve yaşanan olaylara rağmen hiçbir ceza dahi vermemek yönetimin acizliğinden başka bir şey değildir.

İstifa da bir erdemdi fakat siz bütün ısrarlara rağmen hatalarınızı yeni hatalarla örtmeye çalıştınız, Galatasaray'ın en kötü yönetimi olarak anılacaksınız, kaybolan yıllar ve boşa harcanan paralar için tarih sizi affetmeyecek.

28 Mart 2011 Pazartesi

Perşembenin Gelişi

Dün rekor katılımla gerçekleştirilen yıllık olağan mali genel kurulda yapılan oylamada idari olarak ibra edilmeyen Adnan Polat yönetiminin Galatasaray'daki dönemleri (en azından bir sonraki seçime kadar) sona ermek üzere.

Son üç sezonda sportif olarak başarıyı yakalayamayan, buna savunma olarak da daha önceden başlanmış,planları yapılmış projeleri bitirdiklerini söyleyen Polat ve yönetiminin unuttukları en önemli konu Galatasaray'ın bir holding değil bir spor kulübü olduğu ve 25 milyonu aşkın taraftarının her şeyden önce sportif başarı beklediğiydi. Kulübün sözleşmeli çalışanları haricinde hiçbir maddi beklentisi olmayan, üstüne bir de harcamalarından kısıp maça gitmeye, forma almaya çalışan taraftarlarının tek beklentisini yerine getiremeyen yönetim tabii ki başarısız sayılacaktır, hem de şimdiye kadarki en kötü yönetim ünvanını da hak ederek.

Başarısız transfer politikaları ve yanlış hoca seçimleri nedeniyle ödenen bonservis ücretleri, yıllık ücretler ve sözleşme fesih ücretleri göz önüne alındığında aslında ekonomik yönden de başarılı olduklarını söylemek pek mümkün değildir.

Adnan Polat döneminde Galatasaray'ın Türkiye ve Avrupa futboluna damga vurduğu dönemden farklı olan şey istikrarsızlık olmuştur, yanlışlarını yeni yanlışlarla kapatmaya alışan Polat başkanlık döneminde Bülent Korkmaz ve Hagi gibi iki efsaneyi sırf tribünlerden yükselen yönetim istifa seslerini dindirmek için takımın başına getirmiş ve koltuk sevdası uğruna onları da harcamıştır.

Galatasaray gibi geleneklerine ve köklerine bağlı bir spor kulübünün taraftarlarını kendi rantı uğruna medya önünde suçlu insanlarmış gibi gösterip, 'Kamera kayıtları elimizde protesto edenleri stada sokmayacağız, emniyete vereceğiz.' diyecek kadar kendini kaybetmiş; 'Şampiyonluğu kovalayan ekiplerle kendi sahamızda maçlarımız var, bu sezon şampiyonu Galatasaray belirleyecek.' diyerek Anadolu kulüplerinden duymaya alıştığımız 'züğürt tesellisi' bir açıklama yapacak kadar alçalmıştır.

Böyle olacağını ilk yarının başında Adnan Sezgin yüzünden yapılamayan, geç kalınan transferleri gördüğüm zaman söylemiştim. Rijkaard'ın gönderilmesi gündemdeyken de aslında yönetimin bırakması gerektiğini dile getirmiş, TT Arena açılışı ve sonrasındaki açıklamalardan sonra bu görüşümü tekrar ve daha yüksek perdeden söylemiştim. İcraatlarıyla o koltuğu hak etmeyen başkan, dünkü toplantıda da tüm konuşmalara tüm tavsiyelere rağmen erken seçim kararı almamış aksine vakit kazanmak için 'Bir hafta 10 gün içinde toplanıp karar vereceğiz.' diyerek bütün üyeleri uyutmaya kalkışmış ve sonucunu da önümüzdeki seçimde aday olamayacak olarak ödemiştir.

Evet Polat, ne iktidara şirin görünmek adına kendi elinle kulübe üye yaptığın ergenekon savcısı ne de uğruna taraftarını sattığın, bakanların seni bir çocuk gibi kameraların önünde azarlamasına ses çıkarmadığın toki başkanı kurtarabildi seni.


Sayın Polat; senin de hep söylediğin gibi Galatasaray tarihinde rekor oy alarak başkanlığa seçilmiştin ama yine bir rekor kırarak -rekor sayıda katılım olan bir genel kurulla- gidiyorsun. Bundan sonrası umarım camiamız için daha güzel olur. Yeniden ayağa kalktığımız ve ekonomik başarıların yanına sportif başarılarımızı da eklediğimiz bir dönem olması dileğiyle.



Perşembenin gelişi için;
bkz:
http://blogadelante.blogspot.com/2010/10/yonetim-yine-yanls-ata-oynuyor.html

13 Mart 2011 Pazar

Deplasman Karnemiz - '1 avans,3te biter'

Hagi bugün elinin içine kadar gelen maç nasıl kaybedilir onu gösterdi, aslında bu Hagi'nin yerine gelecek yeni teknik direktörümüz için ders olabilecek bir maç, hangi yanlışların yapılmaması gerektiğinin görülmesi için.
Avazımız çıktığı kadar bağırdık Cana stoper oynamaz diye ama duyan dinleyen kim?Takımdaki bütün yıldızlarla kavga etmeyi ve türlü bahanelerle onları takımdan göndermeyi kendine görev edinmiş bir teknik direktörümüz ve 'şampiyonu biz belirleyeceğiz' açıklaması yapabilecek kadar düşen yönetim zihniyetimiz sayesinde sıradan,anadolu takımlarının bile çekinmediği bir takım olduk.
İlk başta aslında 11de herkes nispeten uygun yerlerde görev aldığı için pozisyon üretmede ve gol atmada sıkıntı yaşamadık, Baros'un eksikliğine, Kazım,Culio,Yekta'nın kart cezalısı olmamak için oynamamasına ve Stancu'nun formsuzluğuna rağmen 2 kez öne geçtik. Ama ne zaman oyuna Barış ve Sarp girdi, Cana stopere geçti, ekranları başında hepimizin beklediği son gerçekleşti, elimizdeki maçı verdik.
Şimdi yönetime düşen önümüzdeki sezon aramızda olmayacak olan Hagi'yi acilen göndermek, Barış-Sarp ve nerden hangi amaçla alındığı belli olmayan kaleci mi karpuzcu mu anlayamadığım Zapata'yı kadro dışı bırakmaktır. Bu boşa giden sezonda kaleye 1 sezondur maç yapmamış ve eski takımının bedelsiz bıraktığı 30küsür yaşındaki yabancı kaleciyi geçirmek yerine A2 takımının kalecisini oynatmak bile daha mantıklıdır. Dün Kasımpaşa'nın kalesini koruyan Fırat olsaydı şu an kalemizde, eminim kaleci açısından şimdikinden daha kötü olmazdık.
Şimdiden önümüzdeki sezonun planlamasını yapması gereken yönetim acilen sert önlemler almalı, Baros-Misimovic gibi yıldız isimler yerine takımdaki hiçbir yıldızla anlaşamayan Hagi'nin kellesini koparmalıdır. Aksi taktirde önümüzdeki sezonun sonunda da avrupa kupaları bizim için hayal...
Galatasaray için 'şampiyonu belirlemek' değil şampiyonluk başarıdır, başarı olmalıdır. Şampiyonu belirleyeceğiz açıklamasını yapacak kadar alçalan, adeta özrü kabahatinden büyük olan; ayrıca kendisine ayar veren teknik direktörü kovamayacak kadar basiretsiz bir yönetim hemen istifa etmelidir, yeni yönetim o hocaya da yol vermesini bilir.

3 Mart 2011 Perşembe

Olmuyorsa Zorlamayın!

Dün akşam sahada pozisyon olarak üstün olan taraf Galatasaray gibi görünse de pozisyonlar incelendiğinde tehlikelerin duran top ya da Baros'un önüne atılan toplarla yakalanan kontra ataklar olduğu görülüyor. Kendi evinde deplasman takımı gibi oynayan bir Galatasaray vardı dün akşam arenada. Kağıt üstünde 3 forvetle oynayan ama üretkenlikten uzak, akıllı pas yapamayan, her şeyden önce bu kupayı en çok kazanan takım ünvanını hak etmeyen bir Galatasaray...
Öteki tarafta ise ilk maçtaki skor avantajını akıllı oynayarak ve oyunu soğutarak korumaya çalışan ve bunu başaran Gaziantepspor.
Bir yanda transfer döneminde yönetim hataları yapan, maç içinde teknik direktörünün yanlış kadro tercihleri ve oyun sistemi nedeniyle başarılı olamayan Galatasaray, diğer tarafta bütçesine göre oldukça kaliteli ve isabetli yani 'nokta' transfer yapan ve hocasının doğru taktik diziliş, doğru kadroyla oynattığı Gaziantepspor.
Beyler Türkiye Süper Ligi'ni ve Türkiye Kupası'nı en çok kazanan takımın yöneticisi, teknik direktörü veya oyuncusu olmak kolay değildir, herkes bu yükü kaldıramaz,bu mevkiiye gelen eğer gereğini yerine getiremiyorsa orada kalamaz. Eğer bu büyük takımın ve büyük taraftarın beklentilerini yerine getiremiyorsanız, hak ettikleri başarıları yaşatamıyorsanız size yakışan bırakmaktır. Olmuyorsa zorlamanın anlamı yok, ne bu kulübü ne de onu seven milyonlarca taraftarı üzmeye, yıpratmaya hakkınız yok.Bu kaostan bir an önce çıkmak ve yeni bir heyecan için lütfen yolumuzdan çekilin, sizinle olmadığı-olmayacağı aşikar.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Talihsiz Akşam

Kayseri'de gerçekleştirilen Spor Toto Türkiye Kupası yarı finalindede Fenerbahçe Ülker'e çekişmeli bir maçın ardından 77-70 yenildik. Özellikle 3. çeyrekte hücumdaki sıkıntılarımızın arkasından açılan farkı son 10 dakikada muhteşem bir savunmayla eritmeye çalıştıysak da (son çeyrek skoru 21-7 Galatasaray lehine) oyuncularımızın bu çabası yeterli olmadı.THY Avrupa Ligi'nde son 4ü hedefleyen ve ligimizde lider durumda bulunan FBÜ karşısında savunma sertliğimizi Avrupa Ligi standartlarında (son çeyrekte standartın da üstünde) yapsak da hücumdaki kısırlığımız ve tabii ki rakibin ilk başlardaki inanılmaz 3 sayılık yüzdesi Türkiye Kupası finaline kalmamızı engelledi. Fakat bütün oyuncularımızı ve de Oktay Hoca'yı son çeyrekteki muhteşem azimleri ve mücadeleleri için gönülden kutluyorum. Çok kaliteli yabancı oyunculara sahip rakibimiz karşısında neredeyse uzun yıllar unutulmayacak bir geri dönüşe imza atıyorlardı, fakat Shipp-Rancik-Johnson'un bu kadar düşük skorlarla oynamaları beklenmeyen bir durumdu. Hep söylediğim gibi yeni yapılanan bir takımız, geçen seneki gibi büyük bir psikolojik travmadan yeni kurtulan takım, camia ve taraftar için ilk yıl oynanan bu oyun ve alınan sonuçlar çok önemli bir başarıdı, biz gerisinin geleceğine yürekten inanıyoruz. Devam edin aslanlar, taraftar sonuna kadar yanınızda.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Doğum Günün Kutlu Olsun Kral


 Doğum günün kutlu olsun Taçsız Kral'ımız !
Sahada ruhsuz oyunlarıyla bizi kahredenlere, senden miras kalan bu şanlı formanın hakkını veremeyenlere, ihanet etmemek uğruna servet teptiğin bu taraftarı iki kuruşluk insanların ağzına sakız yapan, hedef gösteren, koruması gerekirken vurun abalıya diyerek itip kakan, kimin başkanı-kimin hakkının savunucusu olduğunu unutup mevkii sahiplerine yalakalık yapanlara inat; bugün-yarın-her zaman: 
Profesyonelliğe Karşı Metin Oktay!
İyi ki doğmuşsun Kral, keşke bugün de aramızda olsaydın da Galatasaray'ın büyüklüğünü anlamayanlara hadlerini bildirseydin.
 

Suç Sakızda Mı?


Bu videoyu youtubeda gezinirken gördüm, tasgoler isimli kullanıcı emek sarf etmiş ve Galatasaray-Medical Park Antalyaspor maçında Misi'nin sahne aldığı dakikaları kesip düzenlemiş.
Burdan da görülebileceği üzere adaptasyon dönemini atlatmaya çalışmasına ve tam olarak alıştığı mevkii olan 10 numara mevkiinde oynatılmamasına rağmen Misi takımın atağa çıkmasında çok büyük rol oynuyor, defansa gelip top alarak bu konuda yeteneksiz olan Barış ve Mustafa'nın işini kolaylaştırıyor, duran topları kullanıp asist yapıyor.
Teknik direktörümüz ise displinsiz olduğu gerekçesiyle alınması için son güne kadar uğraşılan ve bu senenin bizim açımızdan en pahalı transferi olan bu adamı bir çırpıda harcıyor. Sivasspor veya kaybettiğimiz Bursaspor maçları göstermiştir ki orta sahamız Arda oynamadığı zaman üretkenlikten çok uzak,rakip ceza sahasına yaklaşmayı beceremeyen bir yapıdadır. Hal böyleyken ve yerine bir isim alınamamışken bu adamı affetmemek ve klübün milyonlarca €'sunu sokağa atmak kimin kabul edebileceği bir iştir?
Tek suçu sakız çiğnemek ve kaybedilen maçtan sonra takım otobüsünde gülümsemek olan bu adam eğer büyük umutlarla getirildiği bu takımda başarılı olamıyorsa veya oynatılmıyorsa suç onu oynatmayı beceremeyen-anlamaya çalışmayan teknik direktörde midir, Dzeko-Grafite'yle oynarken Bundesliga asist kralı olmuş bu futbolcuyu Barış-Ayhan-Mustafa-Balta'yla yan yana oynamak zorunda bırakan yönetimde midir, yoksa üç kuruşluk sakızda mıdır?

21 Ocak 2011 Cuma

22 Sene Önce

Bundan tam 22 sene önce Malatya deplasmanına giden Samsunspor kafilesi trafik kazası geçiriyor, bahsetmek istediğim konu bu kazanın Arnavut savaşçımız Cana'yla ilişkisi. O zamanlar Samsunspor forması giyen babası Agim şans eseri o gün cezalı olduğu için kafilede yer almıyor, ve bu olayı Galatasaray Dergisi'ndeki röportajda şöyle anlatıyor;


"Benim o kazada olmamam çok büyük bir şans. Fenerbahçe'de o zaman Rıdvan vardı. Şeytan Rıdvan. Bana maçtan önce hoca; "Agim, onu sadece sen tutabilirsin." dedi. Ben maçta sarı kart gördüm ve cezalı duruma düştüm. Şimdi 2.hayatı yaşıyorum! Malatya'ya giden otobüste, benim yerime oturan Mete öldü."

Fakat Agim kadar şanslı olmayan Mete Adanır'ın yanı sıra kazada Samsunspor Teknik Direktörü Nuri Asan, futbolculardan Muzaffer Badaloğlu ve Tomiç'le, şoför Asım Özkan hayatlarını kaybediyor.
22yıl sonra, ölenleri tekrar rahmetle anıyoruz.

 

Bağımsız Galatasaray Taraftarları'nın Basın Açıklaması

Bağımsız Galatasaray Taraftarları isimli yeni oluşumun son günlerde Galatasarayın içinde bulunduğu durum ve yaşadıklarıyla ilgili yaptığı basın açıklaması şöyle;



BASIN VE KAMUOYUNA DUYURUDUR
15 Ocak 2011 Cumartesi akşamı, uzun yıllardır beklediğimiz yeni stadımıza kavuşmanın heyecanını, gözbebeğimiz Ali Sami Yen Stadını terkedip, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'ya taşınmanın buruk sevincini tattık.

Tarihimizin mihenk taşlarından biri olacak o gecede yaşananları takip eden bazı hadiseler, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın açılış kutlamalarını gölgelemiştir.

Bu sebeple, müşterek olarak Galatasaray Kulübü taraftarlığından başka hiçbir kurum, grup, örgüt, kişi, veya siyasi hareket ile ilişkisi olmayan bağımsız vatandaşlar ve taraftarlar olarak kamuoyuna seslenmeyi görev sayıyoruz.

15 Ocak 2011 gecesi Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın stada girişi anons edildiğinde, taraftarımızın bir bölümü kendisini alkışlamış, diğer bir bölümü de ıslıklamıştır. Söz konusu tepki, medeniyet sınırları içerisinde kalmış, her hangi bir kötü söz içermemiştir. Tepkilerin boyutunun en üst noktaya çıktığı an, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın, merhum başkanımız Özhan Canaydın'ı, geçmiş yönetimlerimizi ve Galatasaray camiasını kabul edilemez bir üslupla eleştirerek, tüm Galatasaray taraftarları, kulüp ve kongre üyelerini ağır şekilde tahrik ettiği konuşmasıdır.

16 Ocak 2011 günü Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Sayın Adnan Polat, protestocuları yönetim olarak "Galatasaraylı kabul etmediklerini" söyleyerek stadyumda bulunan Galatasaray taraftarlarına ağır şekilde hakaret etmiştir. Ayrıca protestocuları emniyet ile birlikte tespit ederek stada almayacaklarını söyleyerek onları tehdit etmiştir.

Yukarıda özetlenen hadiselerin ışığında Bağımsız Galatasaray Taraftarları olarak aşağıdaki tespit ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşırız:

* Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının mevcut ya da muhtemel iktidar organlarını övme, eleştirme ve protesto etme hakları, altında Türkiye'nin de imzası bulunan uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın teminatı altındadır.

* Önemle ifade etmek gerekir ki, siyasi liderler bireylerin gündelik yaşamlarına doğrudan etki eden kararların mimarlarıdırlar ve övgüye de eleştiriye de hazır olmalıdırlar.

* Galatasaray taraftarlarının bu protesto sebebiyle devlet kademesi, medya organları ve Galatasaray Yönetimi tarafından hakarete maruz bırakılmasına, tehdit edilmesine ve baskı altına alınmasına Galatasaray Spor Kulübü ve kamuoyu seyirci kalmamalıdır.

* Söz konusu gecede yapılan protestolar neticesinde ortada kamera kayıtlarıyla tespit edilecek bir suç unsuru ve buna bağlı suçlular yoktur. İstanbul Emniyeti'nin güvenlik kaynakları suçla bağlantılı olmayan eylemlerin tespiti için seferber edilemez.

* Galatasaray Başkanı Adnan Polat ve Yönetim Kurulu üyeleri Galatasaray taraftarlarına karşı yapılan tehdit ve hakaretlere karşı kayıtsız kaldıkları gibi, söz konusu eylemleri gerçekleştirenlerle söylem birliğine giderek bulundukları mevkiye ihanet etmişlerdir. Bahsi geçen şahıslar Galatasaray camiasından ve taraftarlarından özür dilemeli ve derhal istifa etmelidirler.

* Galatasaray Kulübü Kongre Üyeleri , Başkan Adnan Polat ve yönetimini kınamalı, haklarında gerekli disiplin cezalarını uygulayacak süreci hemen başlatarak sorumluluklarını yerine getirmelidirler.

* TOKİ Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar, haddini aşan ve tahrik edici konuşması sebebiyle tüm Galatasaraylılardan özür dilemelidir.

* Protesto eden Galatasaray taraftarlarına medya aracılığıyla ve alenen ağza alınmayacak küfürler ve hakaretler savuranlar, onları "nankörlük", ve "teröristlik" ile itham edenler hakkında gerekli yasal işlemler Galatasaray Kulübü ve taraftarlarınca müşterek olarak başlatılmalıdır.

* Bağımsız Galatasaray Taraftarları olarak, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın Galatasaray Kulübüne kazandırılması adına çalışan herkese sonsuz müteşekkiriz. Emeği geçen bütün kişiler ve kurumlar teşekkürü ve saygıyı hak etmektedir.

* Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nin yapımıyla ilgili, tarafımızdan teşekkürü öncelikle hak edenler, stadın her köşesine emeklerini harcayan işçilerdir. Stadın yapımına ilişkin katkısı olanlara teşekkür edilirken hayatlarını kaybeden işçilerin anılarına saygı sunulmamış olması üzüntü vericidir.

* Tüm Türkiye'yi defalarca gururlandırmış, ülkenin adını tüm dünyaya duyurmuş kulübümüz, bu tesisleri ve çok daha fazlasını sonuna kadar hak etmiştir. Camiamızın, bu tesisle ilgili hiçbir kuruma veya şahsa en ufak bir borcu yoktur. Unutulmamalıdır ki; Galatasaray Spor Kulübü, arazisi son derece değerli olan Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadyumu üst kullanım hakkı ile birlikte Seyrantepe'deki yaklaşık 384 dekar arazinin 264 dekarlık üst kullanım hakkından feragat etmiştir. Bu arazilerin ihalelerinden devlet ciddi bir kazanç sağlamıştır ve sağlamaya da devam edecektir.Ayrıca bu kazancın yalnızca bir bölümü Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın yapımı için ayrılmıştır.

* Konumu ne olursa olsun, hiçbir kişi veya kurum Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın Galatasaray'a kazandırılmasını kişisel bir lütuf olarak gösteremez.

* Bu tesislerin Galatasaray Spor Kulübü'ne söz verildiği gibi teslim edilmesinin, şartnamelerle belirlenmiş taahhütlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesinin sonuna kadar takipçisi olacağız.



Bağımsız Galatasaray Taraftarları
 http://www.bagimsizgalatasaraytaraftarlari.com/

16 Ocak 2011 Pazar

Miadını Dolduran Başkan

Türk Telekom Arena'nın mimarı Recep Tayyip Erdoğan'a ise büyük ayıp edildi. Galatasaraylı olduğunu düşünmediğimiz insanlar protesto ettiler. Bu durum bizi de çok üzdü. Stadın her aşamasına canı gönülden uğraş veren başbakanımızın samimiyetini karşılıksız bırakmak istemedik ve davet ettik. Bazı taraftarlar düğün gecesine leke sürdü. Bu insanları Galatasaraylı kabul etmiyoruz.
- Bizim 200 tane kameramız, 40 tane de polis kamerası tribünleri takip etti. İncelemesini yapacağız. Bu insanları stada sokmyacağız.

Bunlar klübümüzün artık koltukta son günlerini yaşayan başkanının bugün Aslantepe'de yapılan toplantıdan sonraki basın açıklamasının bir kısmı.
Tek amacı projenin bitirildiğini görmek olan, bu uğurda hayatını ortaya koyan rahmetli Canaydın'dan ve asıl bu işin mimarı, araziyi teklif eden-projeyi hazırlatan Sarıgül'den açılış konuşmanda hiç bahsetme, onun yerine sırf reklemını yapmak için Eren Talu'ya her türlü zorluğu çıkartıp iflasına sebep olup sonra projeyi kendi kuruluşu tokiye yaptırtan ve resmen kendi propagandasını yaptıran bir insan müsveddesine yalakalık yap.
Dalkavuğun önde gideni toki başkanı merhum başkanın hakkında atsın tutsun ses çıkartma,üstüne de yuhalayan taraftarlarını bir daha stada almamakla tehdit et.
Polat miadını doldurdun, yaptığın açıklamaların söylediğin sözlerin yenilir yutulur tarafı yok. Biz senden şerefli bir Galatasaray'lı olup toki başkanını konuşmalarından ötürü kınamanı beklerdik, sen kendi taraftarını stada almamakla tehdit ediyorsun. Bu kadar alçalan bir başka başkanımız olmamıştı tarihte, futboldaki başarısızlık belki beceriksizliğinizle açıklanabilir ama bu son yaptığınız açıklama yönetim olarak kişiliksiz olduğunuzu gösteriyor. Galatasaray sevgisi varsa biraz içinizde, o koltuğu bırakıp gidin!

15 Ocak 2011 Cumartesi

Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak




Hepimizin özlemle beklediği, yıllardır türlü sebeplerle ertelenen veya başarısız olunan stad projesinde sona gelindi, bugün yeni stadımıza, Ali Sami Yen Spor Kompleksi- TT Arena'ya kavuşuyoruz. Bu kavuşma emektar stadımızla, acı-tatlı hatıralarımızla vedalaşma anlamına geldiği için aslında buruk bir kavuşma oldu. Beypazarı Şekerspor maçında kimimiz Tugay gibi üzüntümüzü dışa vurduk kimimiz Ali Kırca gibi içimize döktük gözyaşlarımızı. Ama geride bırakılan onca yaşanmışlığa bir çırpıda veda etmek tabii ki mümkün değildi.

Yıllardır sorunlu olan klüp ekonomimize büyük katkı yapacağını düşündüğüm, gelirlerimizi rakiplerimizle aynı seviyeye çıkarmasını ümit ettiğim stadımıza Ajax maçıyla merhaba diyoruz. Rahmetli Özhan Başkan'la başlayan ve bu yönetimin de zamanında bitmesi için uğraştığı bu proje için yönetime teşekkür ediyorum, Özhan Başkan'ı tekrar rahmetle anıyorum. Fakat sorulması gereken önemli sorulardan birisi bu yönetim ve bu futbolcu kadrosu yeni stadı açma ve o stadda ilk maçı yapma şerefine layıklar mı? Yepyeni ve temiz bir sayfa açmaya hazırlanırken bu karaktersiz oyuncu kadrosuyla geleceğe ne kadar ümitle bakabiliriz? Barış-Sarp-Balta sahadayken o tribünleri 52bin kişi her maçta doldurur mu?
Başka bir deyişle bugün yapılacak açılışla birlikte aslında mevcut yönetim de görev süresini ve başlıca yapması gereken görevlerini tamamlamış oluyor. Umarım seçimden sonra geleceğe çok daha umutla bakabileceğimiz bir yönetim ve hedeflere uygun, karakterli (sağdaki ve alttaki fotoğraflarda şifresini verdiğim gibi) bir oyuncu kadrosuna sahip oluruz.

                                       

Cimbomuma yeni evi-bizlere yeni mabedimiz hayırlı olsun!
TT Arena'da nice zaferler-nice kupalar görmek dileğiyle...


fotoğraflar: www.galatasaray.org & insua official twitter page

11 Ocak 2011 Salı

İşte Geldik Gidiyoruz Hoşçakal SamiYen

Gidiyor ellerin , gidiyor sesin ,gidiyor nefesim
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Gidiyor yarınım ,gidiyor evvelim ,yaşamım sebebim gidiyor
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun 



Gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş
Ben bilmem ,sen bilirsin elbet
Sen gidiyorsun 


Dur! dur! gitme bir bakış borcun var bana son gidişinden...




Ne denebilir ki; kendimi evimde hissettiğim, merdivenlerinden çıkarken bütün her şeyi arkamda bırakıp sadece O'na konsantre olduğum, koltuklarında kimi zaman sevinçten kimi zaman sinirden ağladığım mabedime veda zamanı...   

Her veda yıkıcı olur ama insanın evine,hatıralarına vedası hepsinden daha fazla koyuyor.
Sınavlarım yüzünden vedada yanında olamayacağım ama televizyondan da izlesem vedayı, gözyaşlarıma hakim olabileceğimi düşünmüyorum. Anılar aklıma geldikçe hep boğazımda birşeyler düğümleniyor.
Ben değil miydim yeni stad açılsın koşa koşa gideceğim diyen?
Ben değil miydim okul biter bitmez kombine hazır yeni staddan diye düşünen?
Ama bunları düşünürken sana veda edeceğim aklıma bile gelmemişti, bunca yıllık hatıranın 'seni yıkacak dozer' var ya işte, onunla birlikte toza dumana karışıp yok olacağını inan hiç düşünmemiştim.
Düşünsem, o stad bitmesin biraz daha hazırlanayım vedaya derdim kendime, ama vedaya hazırlanmak kolay mı? 
Olimpiyat'a giderken bile senden ayrılmak zor olmuştu;
'Bir gün yeniden geri geleceğimizi' biliyorduk ama Olimpiyat'a gitmeyi değil de sana gelmeyi istiyordu ayaklarım hep. 'Oraya stad yapanın' dedik; 'Biz SamiYen çocuğuyduk' çünkü dağ başında ne işimiz vardı evimiz bizi beklerken.

Keşke başka şansımız olsaydı da sana elveda değil yeni haline merhaba diyebilseydik, ama bu vedayı uygun gördüler bize, elimizden ne gelir ki...







Son kez elveda SamiYen...
Geri gelemeyeceğiz ama;
Biliyorum bir gün
Kavuşacağız yeniden!

2 Ocak 2011 Pazar

Deplasman Galibiyeti


Galatasaray Cafe Crown 2011 senesinin ilk derbisinde Akatlar Cola Turka Arena'da Beşiktaş Cola Turka'yı 73-71 yenerek liderliğini sürdürdü.
Beşiktaş'ın önemli eksiklerinin bulunması -sakatlarına ek olarak en skorer isim Chatman'ın kadro dışı kalması-, basketbolcularının uzun süredir para alamamaları ve idmanı boykot etmeleri Beşiktaş Cola Turka adına maç öncesi olumsuz yönlerdi, buna karşın Galatasaray hafta içi oynadığı maçta ezeli rakibi Fenerbahçe Ülker'i yenerek liderliği rakibinden devralmış ve Akatlar'a moralli gelmişti. maç öncesi ibre Galatasaray'ı gösterse de ligin en zorlu deplasmanlarından birisiydi Cola Turka Arena. Beşiktaş yönetimi, futbol takımının yeni transferlerini salona getirip şov yaptığı bir maçta seyircisinin desteğini sonuna kadar kullanmak istedi. Hafta içi zorlu bir derbi daha oynayan Galatasaray oyuncuları hem fizik hem de zihin olarak tam hazır değildi, yeni yapılanan ve genç basketbolcuların ağırlıkta olduğu Galatasaray Cafe Crown'da kimsenin tahmin etmediği liderlik oyuncular üzerinde baskı oluşturabilirdi. 3. çeyreğe kadar ortada geçen maçta 3. çeyrekte farkı açan taraf Galatasaray CC olsa da basit top kayıpları ve yanlış şut seçimleriyle birlikte Beşiktaş Cola Turka maçın son dakikasında maça ortak oldu ve aslında son hücumda maçı kazanma şansını da yakaladı. Skor 73-71'ken maçın etkili isimlerinden Ignerski önce kolay bir atışı kaçırdı sonrasında da faul çizgisinden 2'de 0 atınca senenin ilk derbisini kazanan taraf Galatasaray Cafe Crown oldu.
Maç sonunda Ermal'in de dediği gibi Beşiktaş'ın özellikle pota altındaki zaafına iyi çalışan takımımız genel olarak Ermal'i kullanmak istedi ve bunda çok başarılı oldu. Ermal 22 sayıyla takımımızın ve maçın en skorer ismi oldu. Üstünde liderlik baskısını hisseden takımımız iyi başlayıp basit hatalarla tehlikeye soktuğu maçı -hem de ligin en zor deplasmanlarından birisinde- kazanmayı bildiği için bütün oyuncuları ve tabii ki yine yerinde müdahaleleriyle her maça damgasını vuran koç Mahmuti'yi tebrik ediyorum.
Beşiktaş Cola Turka oyuncularına ve koç Bıyıktay'a da bir tebrik, bu kadar eksiğe ve moralsizliğe rağmen ligin en formda takımını 15 sayı geriden gelip yenme şanslarını son saniyede kaçırdılar. Koçun istediği takviyelerin yapılmasıyla ivme kazanacaklarını düşünüyorum.
                                                                                                                               fotoğraflar:www.galatasaray.org